Karakter Adı ve Soyadı: Damien Maslin
Karakteristik Özellikleri: Pratik zekası ve keskin dili ile her zorluğun üstesinden gelmesidir en büyük özelliği. Dış görünüşüne ise en az zekası kadar güvenir. Ama egoları yüzünden etrafında pek insan bulunmaz sevdiği insanlar bellidir. Çokluğun her zaman boşa zaman kaybı olduğunu düşünür.
Aile Geçmişi: Saf kan büyücü olan ailesinin soyu ise yunanlılara dayanmaktadır. Ama ailesi çok önceleri İngiltere'ye yerleşmiş olup burada yaşamaya başlamışlardır.
Örnek Rol Oyunu:
Karanlığın içine adım attı açtığı kapı ile. Sokağa döşenmiş taşların üstüne basarak derin bir nefes almıştı. Kurtuluyordu birkaç saatliğine de olsa bu ev denen zindandan. Kapıyı yavaşça kapatıp yürümeye başladı sokak lambaların aydınlattığı loş sokaklarda. Çoğu insanın sığınak umut dediği ev Damien’e Azkabanı anımsatıyordu adeta. Gününü kitapların arasında geçirmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Kardeşinin ölümünden sonra annesi ve babası üzerine titremeye başlamıştı. İlgi ilk başta güzel görünse de zaman ile sıkmaya ve en sonunda hapis e dönüştürmüştü o evi.
Karanlıkta yürürken bir ‘Bip!’ sesi ile irkilen Damien çok geçmeden durumu fark edip elini pantolonunun cebine sokarak cep telefonunu aramaya başladı. Birkaç parşömen parçası ve asaının arasında telefonunu bulup çıkardı. Karanlığın içinde parlayan ekrana gözünün alışması zor olmuştu. Gözlerini kısarak gelen mesajı okuduktan sonra bir kahkaha kopardı. Sesi sokağın içinde bir çığlık edası ile yankılanmıştı, ses yanında ise ürkerek kaçan birkaç kuşun kanat sesleri ile ayrılmıştı sokaktan. Bir süre ise birkaç evin camlarından ışıklar süzülmeye başladı. Damien ise gözlerini devirerek bir kez daha elinde tuttuğu telefonun ekranına baktı ve yüzünü buruşturdu.
-Neredesin!
Annesinden gelen mesajı bir kez daha okuyup telefonunu pantolonunun cebine geri koyup geldiği yoldan geri yürümeye başladı. Artık geceleri bile sokağa çıkması yasaklanmıştı demek ki. Ayaklarını kaldırım taşlarına sürterek ilerliyordu. Evin kapısına geri geldiğinde ise bir ses daha duydu. Ama bu sesi duyduğunda ise yüzü buruşmamış tam zıttı gülmeye başlamıştı. Etrafına bakındı, karanlığın içinde aradığını bulması zor olmayacaktı emindi. Ve sonunda gözü camın pervazında durmuş ona bakan kar beyazı baykuşa kitlendi. Emin adımlarla yanına yaklaşıp baykuşun gagasında duran mektubu alarak açtı. Parşömen kâğıdına yazılmış yazılara ufak bir göz atarak evin kapısına ilerledi. Hogwarts’ı özlemişti. Kapıyı açtığında ise annesi telaş ile kapının önünde bekliyordu. Derin bir nefes alarak parşömeni annesini gösterdi. Kadın parşömene uzanarak Damien’in elinden alıp okumaya başladı.
-Yarın Diagon yoluna gidiyoruz desene.
Dedi yüzünde garip bir heyecan ifadesi ile. Damien yüzünü buruşturup parşömeni hızla annesinin elinden alıp konuşmaya başladı.
-Sanırım kendim halledebilirim zaten çok bir şey yok. Birkaç basit kitap.
Deyip odasının yolunu tuttu. Arkasına bakmamıştı bile ama dönüp baktığında çok farklı bir manzara ile karşılaşacağını biliyordu. Annesinin gözleri dolmuş bir şekilde onu izleyişi! Acıma duygularını kaybetmişti artık. Odasına geldiğinde ise asasını çıkartıp lambaya doğrultup ufak bir hareket ile ışığı yaktı ve yatağının üstüne oturup parşömeni incelemeye başladı. Her zamanki gibi kahverengi kağıdın üzerine mavi mürekkep ve muazzam bir yazı ile yazılmış okul listesi. Yatağına uzanıp listeyi havaya kaldırıp salak salak sırıtmaya başladı. Evden bir süre uzak kalacaktı. ‘Bu kutlanmaya değer!’ deyip gülmeye tekrardan gülmeye başladı.
~Lütfen Ravenclaw olsun. Lütfen Ravenclaw olsun...