Çatalağız Alımları

Yeşilin tüm tonlarına sahipmiş gibi duran, isimlerini henüz bilmediği onlarca kuşun şakıdığı bahçeye ulaştı, eski taş basamakları inmeyi, nihayet bitirmişti. Çekingen bir adımla, ayağının altındaki zeminin değiştiğini hissetti. Soğuk mermer zeminden ziyade, nemli, keskin çimenleri tadıyordu artık çıplak ayaklarının altında. Amaçsız adımlarının başlangıcı olarak, yürümeye başladı. Bakışları bahçede dolaşıyorken, içini tarif edilemez bir huzurun kaplaması beklenebilirdi belkide. Olmadı. Normal insanların zevk aldığı şeylerden haz etmemişti hiçbir zaman. Aniden doku değişimini tekrar yaşadığında, bakışlarını aşağı indirdi hemencecik. Kaygan, soğuk bir şeye basmıştı belli ki. Garip bir ürperti kapladı benliğini. Okyanus mavisi bakışları ortalama bir yılandan küçük, etrafını saran çimenlerle hemen hemen aynı renge sahip bir yılanla karşılaştığında, geriledi bir adım kadar. Ve refleks olarak iki kelime döküldü dudaklarından,
'Özür dilerim.'
Küçük bir yılanı neredeyse eziyor olmaktan ziyade yaptığı aptallık daha çok afallatmıştı cadıyı. Yüzüne yayılan alaycı tebessüm ile kendiyle dalga geçmek üzereyken işittiği hırıltılı ses kocaman açılmasına neden oldu gözlerinin. Etrafına bakındı ama nafile. Sesin çimenlerin arasında kıvrılarak uzaklaşmakta olan yılandan geldiğini anlaması için çok uzun bir süre düşünmesi gerekmemişti.